1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30

Arnavutluk Seferleri; Papalık ve Napoli krallığının desteği ve kışkırtmasıyla harekete geçen
Arnavutluk hâkimi İskender Bey, vurkaç taktiği ile Osmanlı kuvvetlerine baskınlar
düzenlemekteydi. Bunun üzerine Fatih, bizzat sefere çıkmaya karar verdi. 1465 yılında
gerçekleşen I.seferde, İlbasan Kalesi'ni yaptırıp, içine asker yerleştiren Fatih, Balaban Paşa'yı
bölge için görevlendirerek, geri döndü. Ancak, Papa ve diğer devletlerden aldığı kuvvetlerle
Türklere saldıran İskender Bey, Balaban Paşa'yı şehit etti ve İlbasan kalesi'ni kuşattı. Bunun
üzerine Fatih II. Arnavutluk Seferi'ne çıktı (1467). Ele geçirilen topraklarda yeni garnizonlar
oluşturuldu. Bu sırada İskender Bey ölmüş ve yerine oğlu Jean geçmişti. Arnavutlukta başlayan
kargaşa sebebiyle Fatih 3. kez Arnavutluk seferini başlattı. Arnavutların elinde kalmış olan Kroya
ve İşkodra kuşatıldı. Nihayet 1479'da Arnavutluk da bir Osmanlı vilayeti haline gelmiş oluyordu.
Mora Seferleri; İstanbul'un fethinden sonra Bizans İmparatoru XII. Konstantin'in oğulları, rakipleri
Kantakuzen ailesine karşı Mora'da, Osmanlıların yardımını istemişlerdi. Turahanoğlu Ömer Bey,
akıncıları ile duruma müdahale etti ve muhalifler bertaraf edildi. Fakat bu sefer iki kardeş arasında
mücadele başlamıştı. Bölge ülkelerinin Mora'yı istilâ niyetlerini bilen Fatih 1458'de harekete geçti.
Korent'i ele geçiren Fatih, Mora'nın bir kısmını merkeze bağlayarak, burada bir sancak oluşturdu.
Atina ve diğer bölgeler ise Osmanlı yönetimini kabul etti. Kardeşi Dimitrios'a karşı Arnavutların
desteğini alan Tomas'ın Osmanlılarla yapılan anlaşmayı bozması üzerine 2.kez Mora'ya sefer
düzenlendi. Tomas, Papa'nın yanına kaçmak zorunda kaldı. Bölgeye çok sayıda Türk yerleştirildi.
Venedikliler bölge halkını Osmanlılara karşı ayaklandırmaya çalışıyorlardı. Ancak bunda başarı
kazanamayan Venedik, Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratıldı (1465).
Eflâk ve Boğdan Seferleri; Yıldırım zamanında vergiye bağlanan Eflâk Prensliği'nin başına Fatih
tarafından Vlad (Kazıklı Voyvoda) getirilmişti(1456). Osmanlılara bağlı görünen Vlad aslında
gizliden gizliye düşmanlık ediyordu Vlad'ın Fatih'in elçilerini kazığa oturtarak öldürmesi üzerine
1462 yılında Fatih, Eflâk'a bir sefer düzenledi. Boğdan'dan da yardım alan Osmanlı kuvvetleri
voyvodayı uzun süre takip etti. Neticede, sığındığı Macarların, Osmanlılarla yaptığı anlaşma
üzerine Vlad'ı esir etmeleri ile mesele çözüldü. Fatih voyvodalığa Radul'u getirdi ve Eflâk bir
Osmanlı eyaleti hâline geldi. 1455'ten itibaren Osmanlı Hâkimiyetini tanıyan Boğdan Prensliği'nin
Kefe'nin fethinden sonra izlediği düşmanca siyaset üzerine Osmanlı kuvvetleri 1476'da Boğdan'a
girdi. Fatih'in bizzat başında olduğu Osmanlı kuvvetleri Boğdan ordusunu büyük bir bozguna
uğrattı. Böylece Boğdan da yeniden Osmanlı hâkimiyetini tanımış oluyordu.
Bosna-Hersek Seferleri; Osmanlılara vergi yoluyla bağlı olan Bosna Kralının, anlaşmalara riayet
etmemesi üzerine Üsküp'ten harekete geçen Fatih, Sadrazam Mahmut Paşa ve Turahanoğlu
Ömer Bey'e Bosna'nın tamamen fethedilmesi emrini vermişti. 1463 yılındaki seferle Bosna Kralı
Osmanlı hâkimiyetini yeniden tanıdı. Ancak şeyhülislamın da fetvasıyla sonra öldürüldü ve bu
topraklarda Bosna Sancakbeyliği oluşturuldu. Fakat ordunun İstanbul'a dönmesi üzerine aynı yıl,
Macar kralı Bosna'ya girdi. İkinci kez düzenlenen seferle Osmanlılar, Yayçe dışındaki bütün kale
ve şehirleri yeniden ele geçirdiler. Bosna seferleri esnasında Hersek Kralı Stefan da ülkesinin bir
kısım toprağının Osmanlılara doğrudan bağlanması şartıyla tahtında bırakılmıştı. Ancak 1483
yılında Hersek tamamen Osmanlı toprağı hâline gelecektir.Fatih, Bosna'yı Osmanlı topraklarına
kattığı zaman "Bogomil" mezhebindeki Bosnalılara çok iyi davranmıştı. Hem Katolik hem de
Ortadoksların kendi kiliselerine almak için baskı yaptıkları Bogomiller bu sebeple Osmanlı
yönetimine sıcak bakmışlar ve kendilerine sağlanan din ve vicdan hürriyetinden etkilenerek
zamanla Müslüman olmuşlardı. İşte bu Müslüman Bosnalılara "Boşnak" denilmektedir.
Fatih devrinde Osmanlıların karada en güçlü komşusu ve rakibi Macarlar, denizde ise Venedik idi.
Macarlar bu dönemde tek başlarına Osmanlılarla baş edemeyeceklerini bildiğinden, doğrudan bir
savaşı göze alamamış, Fatih de tabiî sınır olan Tuna'yı geçmeyi düşünmemiştir. Ancak akıncılar
vasıtasıyla, Macaristan'a güvenliğin sağlanmasına yönelik yüzlerce başarılı akın düzenlenmiştir.
Keza Venedik Cumhuriyeti de Osmanlılarla doğrudan karşılaşmaktansa Balkanlardaki diğer
devletleri kışkırtmayı yeğ tutmuştur. Güçlü donmasıyla Mora ve Ege'deki adalara sahip olmak
isteyen Venedik, Osmanlılar karşısında istediği sonucu alamamış, aksine pek çok ada ve kıyı
kaleleri Osmanlıların eline geçmiştir.
Ege Adalarının Fethi; İstanbul'u ele geçiren Fatih, Bizans'a ait bütün toprakları hâkimiyeti altında
birleştirmek istiyordu. Böylece Bizans'ın yeniden dirilmesini önleyeceği gibi, iktisadî ve siyasî
açıdan da nüfuz alanını genişletebilecekti. Öncelikle Anadolu kıyısına yakın adaları hedef alan
Fatih, Bizans, Venedik ve Cenevizlilerin elindeki bu adalardan Anadolu'ya yapılan korsan
akınlarının önünü kesmiş olacaktı. İkinci olarak Orta ve Doğu Akdenizdeki adalar hedef alınmıştı
ki, bu adalar Fatih'in İtalya'ya yani eski Roma'ya geçişini kolaylaştıracaktı.( Nitekim Gedik Ahmet
Paşa komutasındaki bir Osmanlı donanması Napoli Krallığının elindeki Otranto'yu fethetmiş ve
buradan Güney İtalya'ya akınlar düzenlenmiştir.(1480) Fakat Fatih'in ölümünden sonra başa
geçen II. Bâyezid, Gedik Ahmet Paşa'yı geri çağırınca, şehir savunmasız kalmış ve İtalyanlar
kaleyi tekrar ele geçirmişlerdir).1456 yılında öncelikle Çanakkale Boğazı'na hâkim olan adalardan
Gökçeada (İmroz), Taşoz Enez ve Semendirek adaları ele geçirildi. Aynı tarihlerde Limni ve Midilli
halkı Türk yönetimine girmek için Osmanlılara başvurmuştu. Önce Limni, ardından, uzun süren
kuşatmayı müteakip Midilli (1467) ele geçirildi. Venedikliler 264 yıldır ellerinde tuttukları Ağrıboz
Adası'ndan Mora ve Ege adalarındaki Türk birliklerine karşı saldırılarını yoğunlaştırmaktaydılar.
Bunu önlemek maksadıyla Ağrıboz'un fethine karar veren Osmanlılar neticede 17 gün süren
kuşatmadan sonra amaçlarına ulaştılar. Epir despotunun elindeki Zanta, Kefalonya ve Ayamavra
gibi adalar da Fatih'in saltanatının son zamanlarında Osmanlı topraklarına dahil edilmiştir. Ancak
St. Jean şovalyelerinin elindeki Rodos'a karşı girişilen birkaç muhasara neticesiz kalmıştır.
Fatih'in Doğu Politikası: Karadeniz Politikası; Osmanlılar, Anadolu'nun büyük bir kısmını
hâkimiyetleri altına almalarına rağmen kuzeyde, Karadeniz kıyısındaki bazı yerler Trabzon
Rumları, Cenevizliler ve Candaroğullarının elinde bulunuyordu. Anadolu Türk birliğinin sağlanması
ve ticaret güvenliği açısından bu bölgelerin ele geçirilmesi şarttı. İşte bu sebeplerle, Fatih karadan
ve denizden kuvvetlerini harekete geçirdi. 1461 yılında Cenevizlilerin elindeki önemli bir üs olan
Amasra teslim olmak zorunda kaldı. Seferin kendisine karşı yapıldığını sanan Candaroğlu İsmail
Bey, Kastamonu'yu terk ederek Sinop'a çekildi. Bursa'ya dönerek birliklerini takviye eden Fatih,
Trabzon seferine çıkarken, Sinop da dahil Candaroğullarının topraklarını savaşmaksızın ele
geçirdi. Fatih'in asıl amacı 1204 yılında Lâtinlerin İstanbul'u işgal etmesi üzerine Bizans
hanedanına mensup Komnenlerin ayrı bir devlet oluşturdukları Trabzon idi. Osmanlılara vergi
vermeyi kabul eden Trabzon Rumları bir taraftan Fatih'in rakibi olan Uzun Hasan ile ittifak içine
girmişti. Nihayet Fatih, karadan birliklerini Trabzon'a gönderirken, bir donanma da Sinop'tan
kalkarak bölgeye yöneldi. Bu sırada Uzun Hasan'ın Osmanlı ordusunu arkadan çevirebileceği
ihtimaline karşı Fatih, ordusunu Sivas'ın güneyinden Yassıçemen'e çevirdi. Uzun Hasan'ın annesi
Sara Hatun'un ricası üzerine Akkoyunlularla bir anlaşma yapıldı. Anlaşmaya göre Akkoyunlular,
Trabzon Rumlarına yardım etmemeyi vaat etmişlerdir. Anlaşmanın akabinde kara ve denizden
Trabzon yeniden kuşatıldı. Çaresiz kalan Trabzon Hâkimi David Komnen şehri teslim etmeyi
kabul etti (26 Ekim 1461). Böylece 258 yıl devam eden Trabzon Rum İmparatorluğu da tarihe
karışmış oldu.
Karadeniz'in Anadolu kıyılarını tamamen hâkimiyetine alan Fatih'in bundan sonraki hedefi, önemli
ticaret limanları olan Ceneviz kolonilerini ortadan kaldırarak, Karadeniz'i tam bir Türk gölü yapmak
idi.
Gedik Ahmet Paşa komutasındaki donanma 1475 yılında Kefe, Azak ve Menkup iskele ve kalelerini
ele geçirdi. Böylece Osmanlılar, Altınorda Hanlığı'nın zayıflamasıyla ortaya çıkan Kırım Hanlığı ile
komşu oldu. Azak Kalesi'nin düşürülmesi sonucunda bazı Cenevizliler ile birlikte Kırım hanlarından
Mengli Giray Han da esir edilmişti. Mengli Giray Han'ın İstanbul'a getirilmesiyle Kırım Hanlığı
Osmanlı hâkimiyetine girmiş oldu. (1478). Kırım hanları 350 yıl boyunca Osmanlıların batıya karşı en
güçlü müttefikleri olarak hizmet vermişlerdir.Anadolu'da Türk Birliğinin Gerçekleşmesi; Osmanlıların
kuruluş devrinden beri en ciddî rakipleri durumundaki Karamanoğulları, Fatih'in politikalarına karşı,
Akkoyunlu ve Memlûklu devletlerinin desteğini sağladığı gibi, Venediklilerle de bir ittifak kurmakta
sakınca görmemişlerdi. Bu düşmanca tavır üzerine Fatih 1466 yılında Karamanoğulları üzerine
yürümeye karar verdi. Beylik topraklarının büyük kısmı Osmanlıların eline geçmesine rağmen Fatih,
Larende ve Silifke yörelerine çekilen Karamanoğullarına karşı mücadeleyi, Otlukbeli Savaşı'nın
sonrasında da sürdürmüştür. Fakat Karaman Beyi Kasım'ın ölümünden sonra (1483) beylik
tamamen oradan kalkmış olacaktır. Akkoyunlu Beyi Uzun Hasan, 1467 yılında Karakoyunlu
topraklarına sahip olunca Osmanlılar aleyhine hâkimiyetini genişletmeye başlamıştı. Anadolu birliği
yönündeki bu tehlike üzerine Fatih, 1473'te harekete geçti. Otlukbeli mevkiinde yapılan savaşta
Osmanlılar büyük bir zafer kazandılar. Artık Akkoyunlular Osmanlılar için bir tehlike olmaktan
çıkmıştı.
Fatih bundan sonra Hicaz su yolllarının onarımı hususunu bahane ederek Memlûklar'a karşı
harekete geçti. Fakat bu dönemde Memlûklarla büyük bir savaşa girilmemiştir. Fatih'in 1481'de
hazırlık yaptığı ve ölümüyle yarım kalan seferin ya Rodos'a ya da Mısır'a yönelik olduğu söylenir.
Fatih'in ölümü üzerine Osmanlı tahtına büyük oğlu Bâyezid geçmişti. Ancak diğer oğlu şehzade
Cem, Rodos şovalyelerinin eline düşmesiyle sonuçlanan,taht mücadelesine girmişti. Bâyezid'in
mütereddit ve ihtiyatlı politikaları sebebiyle, Akkoyunluların yerini alan Safaviler güçlenerek
Anadolu'da Şahkulu İsyanı gibi ayaklanmaları kışkırtmış, Memlûklara karşı başarısız seferler
düzenlenmiştir. Buna rağmen Bâyezid döneminde Kili ve Akkerman ele geçirilerek Boğdan
tamamıyla Osmanlı hâkimiyetine girmiş(1484), Venedik ve Haçlılara karşı denizlerde üstünlük
kurulmuş, Modon, Koron, İnebahtı ve Navarin gibi Mora kıyılarındaki kale ve limanlar zapt
edilmiştir(1502).
Barbaros kardeşlerin denizlerdeki zaferlerine rağmen özellikle doğudaki olumsuz gelişmeler ve
Şahkulu İsyanı(1511), devlet işlerinden elini çeken Bâyezid'in sağlığında şehzadeler arasındaki taht
mücadelesinin kızışmasına vesile olmuştur. Nitekim Şehzade Selim'in mücadeleyi kazanması
üzerine 1512 yılında II. Bâyezid tahttan feragat etmiştir.

1 .2 .3 .5 .6 .7 .8 .9 .10 .11 .12 .13 .14 .15 .16 .17 .18 .19 .20 .21 .22 .23 .24 .25 .26 .27 .28 .29 .30